‘Boşanma davalarının yüzde 70’ini kadınlar açıyor’

NKÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı öğretim görevlisi Ayşe Mine İşler, Türkiye’de son zamanlarda boşanmalarda hızlı artış olduğunu söyledi. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de her 100 evliliğe karşı 31 boşanmanın gerçekleştiğini söyleyen İşler, “Burada yüzde 31’lik bir oran söz konusu, yine 2022 yılında kaba boşanma oranı yüzde 47’ye çıkmış durumda. Kaba boşanma oranını da biz şöyle tanımlıyoruz; her bin nüfusa düşen boşanma hızı olarak adlandırılıyor. Yüzde 47’lik bir oranda aslında boşanmaların çok ciddi bir seviyede olduğunu bize gösteriyor. Bir diğer önemli veri de şu; aldığımız verilerde yüzde 32’lik bir boşanma oranın evliliğin ilk 5 yılında gerçekleştiğini gösteriyor. Bu 5 yıllık süre bizim için önemli. Çünkü bizim aile yaşam döngüsü diye adlandırdığımız bir döngü var. Her aile bu evrelerden geçiyor ve bir her geçiş dönemi bir kriz ve dengeyle sonuçlanıyor. İlk 5 yıllık sürece baktığımızda, evlilik yaşamının ilk evresi ve bu evrede, eşler birbirine uyum sağlama, yeni akraba ağlarına katılma, belki sosyal çevrenin değişmesi, iş ortamının değişmesi, bununla birlikte doyumlu bir evlilik ilişkisinin oluşturulması gibi süreçlerden geçiyorlar. Bu süreçte dengeye ulaşabilen aileler evliliklerini sürdürmeye devam ederken, çatışma durumundan kurtulamayan aileler de boşanmayla sonuçlanabiliyor” diye konuştu.

‘İLK 5 YILDA BOŞANMA YÜZDE 32’

Ayşe Mine İşler, ilk 5 yılda boşanma oranının yüzde 32 ve bu oranın yüksek olduğunu belirterek, “Burada şu önemli. Evlilik öncesi eğitim programları, evlilik öncesi danışmanlığın yaygınlaştırılması bu yüzde 32’lik oranı daha geriye çekecektir. Çünkü daha hızlı evliliklerin yapıldığını görüyoruz. Birbirinin tanımadan ya da evlilikle ilgili beklentilerin konuşulmadığı bekarlık rolleriyle, evlilik rollerinin çatıştığı bir süreç yaşanıyor bu ilk 5 yıl içerisinde. Dolayısıyla evlilik öncesi danışmanlık programları bu oranı geriye çekecektir” dedi.

‘SOSYAL MEDYA TEK SEBEP DEĞİL ANCAK ETKEN’

Boşanmalarda sosyal medyanın tek sebep olmadığını ancak etkili bir sebep olduğunu söyleyen İşler, “Günümüzde her birimiz telefon, tablet, bilgisayar ve sosyal medya kanalları aracılığıyla günümüzün birçok vaktini orada geçiriyoruz ve aile içi iletişimin yerine sosyal medyada geçirilen zaman almış durumunda. Hatta şöyle ifade edebiliriz; ailenin bir üyesi konumuna gelmiş durumdalar. Bu da aile için ilişkiyi birlikte geçirilen ortak kaliteli zamanı engelliyor. Bununla birlikte ailenin temel fonksiyonunun sosyalleşmek, sosyalleştirmek ve o kültürel kodların aktarılmasını sağlamak ama sosyal medyanın hayatımızda çok büyük yer kaplamasıyla birlikte aile bu fonksiyonunu da yerine getiremez bir duruma geliyor. Bu da tabii ki boşanmayı, aile içi çatışmayı etkiliyor. İşte ideal aile, ideal kadın ya da ideal erkek yaratımları söz konusu. Burada gerçek hayatla, sanal hayatta oluşturulan o tanımlamalar uyuşmadığında da yine evliliklerin sarsıldığını görebiliyoruz. Ama ‘Sosyal medya tek sebeptir’ diyemeyiz, sadece etkili olan bir sebep. Boşanma, dediğim gibi çok boyutlu bir süreç. Sadece anne, babanın ayrılması değil, çocuklar için oldukça sancılı. Burada boşanmaya karar verilmişse eğer, çocuklar için yapılacak tek şey onların bunu en zararsız şekilde atlatmalarını sağlamak. Çünkü boşanmayla birlikte çocuk özellikle suçluluk duygusu hissedebiliyor, ‘Annem, babam benim yüzünden boşanıyor’ diyebiliyorlar. Bununla birlikte üzüntü, kaygı, içe kapanma, depresyon bazı çocuklarda uyku bozuklukları, yeme bozuklukları görülebiliyor. Yine akademik başarısında düşme gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘KADINLARIN ORANI YÜKSEK’

Kadınların dava açma oranının daha fazla olduğunu ifade eden İşler, “Yapılan bir araştırma bize şunu gösteriyor. Bir yıl içerisinde açılan boşanma davalarında yüzde 70’i kadınlardan gelmiş. Kadınlar daha fazla boşanma davası talebinde bulunabiliyorlar. Yine bunun sebeplerine baktığımızda aile içi şiddet önemli bir konu. Çalışan kadın ya da çalışmayan sosyal ekonomik statüsü ne olursa olsun aile içi şiddete maruz kalabiliyor. Şiddet oranlarının oldukça arttığını görüyoruz. Bununla ilgili de yine önlemler alınıyor. Bu konuda 6284 sayılı kanun oldukça önemli. Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi kanunu yine bununla bağlantılı olarak 81 ilde şiddetle önleme ve izleme merkezlerimiz var. Buraya başvurdukları takdirde yine daha sağlıklı danışmanlık hizmetleri alabilirler” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir